Cumhuriyet Gazetesi yazarı Miyase İlknur, köşesinde Garipoğlu’nun bugüne kadar fazla konuşulmayan karanlık yönlerini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. İlknur’un aktardığına göre Garipoğlu, sahibi olduğu aracı kurum üzerinden müşterilere ait 29 milyon doları yurt dışındaki şirketine aktardı. Paralarını geri isteyen müşterilere ise suçu eski çalışanlarının üzerine yıkarak, bu paraları onların çaldığını öne sürdü. Ancak bu iddiayı destekleyen tek bir somut delil dahi bulunamadı.

Buna rağmen süreç, hukuk tarihine geçecek şekilde ilerledi. Maslak’taki şirketin bağlı olduğu Çağlayan Adliyesi’nde dava açtıramayan Garipoğlu, şirket adresini geçici olarak Bağcılar’a taşıdı ve bu kez Bakırköy Adliyesi’nde istediği davayı açtırmayı başardı. Sonuç: Altı eski çalışan hakkında tutuklama kararı.

Deniz Akkaya, Kasım Garipoğlu, Gökmen Şeynova

Bu altı çalışandan biri, üzerine atılan suçlamaya dayanamayarak cezaevinde intihar etti. Geride ise küçük bir çocuk, yıkılmış bir aile ve cevapsız sorular kaldı. Miyase İlknur’un ifadesiyle:
“Altı gencecik insanı kodese tıktırarak hayatını kararttın. Onlardan biri iftiraya dayanamayarak hapiste canına kıydı. Vicdanın sızladı mı?”

İlknur, Garipoğlu’nun yalnızca finansal bir vurgunun değil, aynı zamanda hukuk sisteminin nasıl esnetilebildiğinin de çarpıcı bir örneği olduğunu vurguluyor. Virginia Adaları merkezli bir İngiliz şirketinin Türkiye şubesinin SPK lisansı olmadan kurulması, kripto ve Forex piyasalarında faaliyet göstermesi, Kapalıçarşı’daki döviz büroları ve kuyumcuların banka yerine çuvallarla nakit para göndermesi ise dosyayı çok daha karanlık bir noktaya taşıyor.

Sorular ağır, iddialar sert:
Bu para trafiği karapara aklama değilse ne?
29 milyon dolar ortadan kaybolmuşken neden tek bir müşteri bile dava açmıyor?
Neden sadece Kasım Garipoğlu “mağdur” sıfatıyla süreci yönlendiriyor?

İşin daha da çarpıcı yanı ise bilirkişi süreci. Forex piyasasını bilmeyen, hatta yeminli mali müşavirlik belgesi dahi bulunmayan, Garipoğlu ile bağlantılı bir şirketin bilirkişi olarak atanması, yargı bağımsızlığına dair soru işaretlerini daha da büyütüyor.

Kasım Garipoğlu - Burning Man Festivali

Bugün Garipoğlu hakkında sahtecilik, iftira, karapara aklama, SPK lisansı olmadan faaliyet yürütme gibi ağır suçlamalar konuşulurken; buna karşın üç yıldır yargılananlar hâlâ eski çalışanlar. Önümüzdeki ay karar duruşması var. İlknur’un ifadesiyle:
“Bakalım çekirge bir kez daha zıplayabilecek mi?”

Bu dosya yalnızca bir iş insanının hikâyesi değil; para, güç ve dokunulmazlık algısının nelere mal olabileceğinin ibretlik bir özeti.